BALKAN GEZİSİ NOTLARI
BALKAN GEZİSİ NOTLARI
Gelen bir davet üzerine, Ekim 2017 ayı içerisinde icra edilen Balkan Gezisi’ne TESUD Tekirdağ Şube Başkanı olarak katıldım.
Bu gezi esnasında gördüğümüz yerlerden sadece, ulu önder Mustafa Kemal “Atatürk’ün Selanik’te doğduğu ev” (Atatürk’ün Evi) ve Manastır (Makedonya’da)’da lise eğitimi aldığı “Manastır Askeri İdadisi” binası içindeki “Atatürk Anı Odası” hakkındaki izlenimlerimi aktaracağım.
OTOBÜSTEYİZ
Sabaha karşı İpsala sınır kapısından Yunanistan’a giriş yapacağız. Daha önce pek çok yurt dışı seyahati yapmıştım. Ama hepsi uçak ile yapılmıştı. Şimdi ilk defa otabüs ile ve uzun süreli olacaktı. Ayrıca otobüsteki çoğu kişinin olmasa da benim ve pek çok Tekirdağ’lının olduğu gibi atalarımızın göçle (genelde savaşlar yüzünden zorunlu göçle) gelmiş olduğu yerlerdi Balkanlar!..Bu sebeple de ayrı bir heyecan duyuyordum. Ömrümde ilk defa atalarımın göç ettiği yerleri de görmüş olacaktım.
“Balkan” kelimesi sözlük anlamıyla sarp ve ormanlık sıradağ anlamına gelir. Mihmandarımız olan hanımefendiye göre (kendisi Boşnak asıllı Türk vatandaşıdır) Balkan ; Bal ve Kan demektir. Gerçekten de bu ülkelerde çok miktarda ve kaliteli bal üretimi yapılmaktadır. Bölgede yüzyıllardır savaş, çekişme ve kargaşalar sonucu çok kan dökülmüştür.
Osmanlı Devleti’ni Toprakları’nın Kanuni Sultan Süleyman döneminde ulaştığı yüzölçümü 15 milyon kilometre kare iken, şu an Türkiye Cumhuriyeti Toprakları’nın yüz olçümü 780 bin kilometre karedir. Yani Kanuni dönemindeki toprakların yirmide biri (1/20)’dir. Yirmi’nin 19’u kaybedilmiştir. Neden? Kanuni’den sonraki padişahların basiretsizliği, Lale Devri hayatı yaşamanın menfi etkileri ve tabii ki Batılı Ülkeler’in fen ve teknolojideki ilerlemeleri ve işbirliği yapmaları sonucu bu hale gelinmiştir. Son yıllarda ülkemizde türeyen Osmanlı hayranlığı ve Osmanlıcılık akımını savunanlar Osmanlı’nın bu yenilgisini ve bu kadar toprak kaybını hiç görmeden ve de bir de utanmadan; “Lozan’da şu kadar toprak kaybettik, şu kadar adayı verdiler, Misak-ı Milli’yi bile sağlayamadılar” gibi o zamanın konjonktörünü hiç dikkate almadan, genç Cumhuriyetin kurucu liderlerini karalamaya çalışmaktadırlar.
ATATÜRK’ÜN EVİNDEN
Her Türk çocuğunun bildiği gibi ; “Atatürk 1881’de Selanik’te dünyaya geldi.” Selanik şehrine Osmanlı mimari dokusunun hakim olduğu o dönemde bu ev, Türk evlerinin iç içe olduğu bir çevrede diğer evlerden farkı olmayan bir yapıydı. Ahşap ve iki katlı olan ev 13.50×80 m. boyutlarındadır. Ev, Türkiye Cumhuriyeti Selanik Başkonsolosluğu ile birlikte aynı yerleşkenin parçasıdır.
Evin 1 nci Katında; Giriş (Antre) bölümünden başka, Selanik Odası (İçinde bir sedir üzerine oturan mumyadan yapılmış Zübeyde Hanım Heykeli ve duvarda Atatürk resimli panolar var), Manastır Odası (Duvarlarda sadece Atatürk ile ilgi resim panoları var, oda bomboş), Mutfak (Bir masa kenarında sandalyede oturan genç Atatürk mumya heykeli, yerde bir küçük halı ve birkaç mutfak eşyası/kap kaçak bulunmaktadır)
Evin 2 nci Katında; Ankara Odası (Tekli deri koltukta oturan mumyadan Atatürk heykeli ve bir camekanlı dolap içerisinde sergilenen Atatürk’e ait objeler/ Terlik, Ayakkabı, baston, Yelek), güney taraftaki İstanbul Odası (Atatürk’ün doğduğu odadır. Bu odada camlı bir dolap içerisinde Atatürk’e ait birkaç obje/şilt,rozet sergilenmektedir. Diğer bir dolabın üzerinde de Türkçe, Yunanca ve İngilizce olarak “Atatürk bu odada dünyaya gözlerini açtı ve İstanbul’da kapadı” yazan bir levhadan başka bir şey yoktur.
Atatürk’ün babası (Ali Rıza Efendi), bu evi Atatürk’ün doğumundan birkaç yıl önce kiralamıştır. Atatürk’ün ailesi, Ali Rıza Efendi’nin 1888’de vefatına dek bu evde ikamet etmiştir. Ali Rıza Efendi’nin vefatından sonra, Zübeyde Hanım, çocuklarıyla birlikte Atatürk’ün doğduğu evin bitişiğindeki daha küçük bir eve taşınmıştır.
Selanik Belediyesi tarafından satın alınan evin anahtarı, Atatürk’e hediye edilmek üzere 19 Şubat 1937’de Türkiye’nin Selanik Başkonsolosluğu’na verilmiştir.
Atatürk’ün ölümünün 15. Yıldönümü olan 10 Kasım 1953 tarihinde “Atatürk Evi” ziyarete açılmıştır. Sergilenmesi kararlaştırılan eşya, Topkapı Sarayı ve Dolmabahçe Sarayı’ndan seçilerek Selanik’e gönderilmiştir. “Atatürk Evi”nin açılış tarihi aynı zamanda, Atatürk’ün naaşının Ankara Etnografya Müzesi’nden Anıtkabir’e taşındığı tarihtir.
Gezi grubunda bulunan arakadaşlarımızdan burayı 2012 yılı öncesi görenlerin ziyaret esnasında söylediklerine göre; evin tefrişi eskiden daha güzeldi. Şimdi ev eşyası (karyola, yatak, divan, sedir, koltuk, dolap vs. yok) Bu haliyle evden ziyade müze havası verdirilmeye çalışılmış, ama modern bir müzecilik anlayışı ile yeniden tefriş edilmiştir demek doru değildir.
Sonuç olarak; günümüzde mülkiyetimizde olan Başkonsolosluk alanı içinde bulunan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin toprağı sayılan bu ev, bugün sınırlarımız dahilinde bulunmasa da, her Türk’ün kalbinde özel bir yere sahip olup, Selanik’e giden her Türk’ün ilk olarak ziyaret ettiği ve Türkiye için manevi değeri son derece yüksek olan bir mekandır.
MANASTIR ASKERİ İDADİSİ
Mustafa Kemal, Selanik Askeri Rüştiyesi (Ortaokul)’ni başarılı bir şekilde bitirdikten sonra Manastır Askeri İdadisi’nin imtihanlarına girerek başarılı oldu ve burada okumaya hak kazandı. Manastır Askeri İdadisi (Lisesi) yatılı bir okuldu. Askeri İdadilerin kuruluş amacı Harp Okulları’na öğrenci yetiştirmekti. Bu nedenle zor bir eğitim programları vardı. Mustafa Kemal, diğer idadilere göre daha üstün bir eğitim veren Manastır İdadisi’nde (1896-1899) başarılı bir öğrencilik geçirdi. 1889 yılında 18 yaşında Manastır Askeri İdadisi’nden (1 nci ile aynı puanda 2 nci olarak) mezun oldu.
Manastır Askeri İdadisi günümüzde “Manastır Kültür Müzesi” olarak kullanılmaktadır. Müzede bu bölgeye ait arkeolojik eserler sergileniyor. Makedon kültürüne dair pek çok kalıntı, fotoğraf, kıyafet gibi şeyleri görmek mümkün.
Binanın ikinci katında Mustafa Kemal Atatürk için ayrılmış bir bölüm (Atatürk Anı Odası) var;
Atatürk Anı odasında; Atatürk’ün balmumu heykeli, büstü ve bazı kişisel eşyaları; hayatı, katıldığı savaşlar, devrimleri , veciz sözlerini içeren bilgiler, fotoğraflar ve Atatürk ile ilgili Türkçe ve diğer dillerde yayımlanmış kitap, broşür ve dergiler sergileniyor. Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanmış “Güneşin Adı: Mustafa Kemal” isimli kısa film de burada izlenebiliyor.
ATATÜRK’ÜN İLK AŞKI ELENi
Manastır Askeri İdadisi’nde 1896-1899 yılları arasında lise eğitimini sürdüren Mustafa Kemal, 1897 yılında Paskalya öncesi öğleden sonra, zengin tüccar Eftim Karinte’nin evinin balkonunda güzel Eleni’yi farkediyor. Eleni de kayıtsız kalmıyor, Atatürk’e bakışlar atıyormuş. Böylece Atatürk her gün evin önünden geçiyormuş. Eleni ise onu balkonda bekliyormuş. Aralarında güçlü ama yasak aşk doğmuş. Manastır’dan birlikte kaçmışlar ancak Eleni’nin babası onları yakalamış, kızı eve kapatmış, ardından Florina’da ev alıp oraya yerleşmiş. Eleni’yi oraya zorla götürerek bir adamla evlendirmek istemiş. Eleni hiç evlenmemiş, 80 yaşında Florina’da ölmüş.
ELENİ’NİN AŞK MEKTUBU
“Çok seneler geçti, ben halen her gün senden haber bekliyorum. Herhangi bir zamanda mektubumu alırsan, beni hatırla ve kağıttaki gözyaşlarımı görebileceksin. Yıllar ve olaylar geçiyor, seninle ilgili çok şeyler konuşuluyor. Mektubumu okurken, başka kadını seviyorsan, mektubumu yırt ve kendine sor: inanabiliyor mu ki, Manastır’lı bir Eleni Karinte, bir günlük tanıdığı ve aşık olduğu adama bütün ömrünü harcamıştır? Ve benim seni sevdiğim kadar, o kadını o kadar seviyorsan, kendisine hiçbir şey söyleme, senin kadar mutlu olmasını diliyorum. Fakat balkondaki kızı hatırlıyorsan ve başkasını sevmiyorsan, seni beklediğimi ve ömrüm boyunca bekleyeceğimi bilmeni istiyorum.
Döneceğini, beni unutmayacağını biliyorum. Babam vefat etti. Beni senden ayırdığından tam bir yıl geçti, beni eve kapattı ve bir ay çıkmama izin vermedi. Ağladım, biliyorum ki tüm kilitleri ve hapisleri boşuna harcadı.
Beni evlendirecekleri adamı sadece bir kez gördüm ve kendisi bana onu sevip sevemeyeceğimi sordu. Ben kendisine, “Hayır, ben sadece ilk aşkımı seviyorum” dedim. Ve artık kendisini görmedim. Babam beni hiçbir zaman affetmedi ve ben de kendisini affetmedim. O zamanlardaki gibi artık genç ve güzel değilim….Tüm ömür bir gün içerisinde!
Ebediyen seni seven ve seni bekleyen, senin Eleni Karinte.”
Sonuç olarak; Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Lise Eğitimini almış olduğu Manastır Askeri Lisesi’ni görmüş olmak ve oradaki Atatürk Anı Odası’na konmuş “Anı Defteri”ne TESUD Tekirdağ Şube Başkanı ve Türkiye’de bir Askeri Lise’de (Kuleli AskeriLisesi) eğitim almış bir kişi olarak duygularımı yazabilmiş olmaktan çok gururlandım. O yıllarda eğitim seviyesi çok yüksek olan Manastır Askeri Lisesi bana hemen, Türkiye’de de eğitim seviyesi çok yüksek olan Kuleli Askeri Lise’sini çağrıştırmıştır. Ne yazık ki Kuleli, Işıklar ve Maltepe Askeri Liseleri artık yok!..
Recep YILDIZ
Em.Top.Kur.Alb.
TESUD Tekirdağ Şube Başkanı