23 ARALIK 1930’DA KUBİLAY MENEMEN’DE ŞEHİT EDİLDİ
23 ARALIK 1930’DA KUBİLAY MENEMEN’DE ŞEHİT EDİLDİ
MENEMEN OLAYI/KUBİLAY OLAYI NEDİR?
Menemen Olayı/Kubilay Olayı, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin 1925‘deki Şeyh Said İsyanından sonra tanık olduğu En önemli olaylardan biridir.
23 Aralık 1930, Cumhuriyetimiz daha 7 yaşında iken yaşanan çok hazin bir gerici kalkışmadır. Türk Devrim tarihinin bir kırılma tarihi ve olayıdır
23 Aralık 1930 günü, Nakşibendî tarikatı mensubu bir grup insan, Menemen’de gerici bir ayaklanma başlatmışlardır.
Zaman zaman irticayı teşvik eden unsurlarca mümkün olduğu kadar göz ardı edilmeye, unutturulmaya çalışılan bu olay; Cumhuriyet döneminin en önemli irtica olayı kabul edilmelidir.
ŞEHİT ASTEĞMEN KUBİLAY KİMDİR?
1906‘da Adana-Kozan’da doğmuş olan Kubilay bir öğretmendi. 1929‘da askerlik vazifesine başlamıştı. Evliydi ve bir buçuk yaşında bir erkek evlat sahibiydi. Daha 24 yaşında hayatının baharındaki bu genç öğretmen, kanlı bir ayaklanmanın ortasında yaşama veda edecekti.
Bilindiği üzere, patlak veren bu kanlı olaylar sırasında Asteğmen Kubilay (tam adıyla Mustafa Fehmi Kubilay),1930 yılında Menemen’deyedek subay olarak vatanî görevini yapmaktaydı.
ŞEYH ESAT NAKŞİBENDİ TARİKATINI YAYMAK İSTEDİ
Şeyh Esat‘ın Manisa‘da Nakşibendi tarikatını yaymakla görevlendirdiği Laz İbrahim tarafından yönlendirilen, Manisa tarafından gelen çember sakallı, sarıklı ve cüppeli dördü silahlı 6 kişi, 23 Aralık 1930‘da sabah namazından sonra camiden aldıkları Yeşil Sancağı yola dikerek silah zoruyla etraflarına adam toplamaya çalışırlar. Elebaşılar arasında, Giritli Derviş Mehmet, Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan, Küçük Hasan vardı. Derviş Mehmet camide namaz kılanlara kendini “Mehdi” olarak tanıttı ve dini korumaya geldiklerini söyledi.
Arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söylediler. Camideki yeşil bayrağı alıp uzun bir sopaya taktılar ve Menemen şehir meydanında kazdıkları bir çukura diktiler. Bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye, zikretmeye ve “Şapka giyen kafirdir! Yakında yine şeriata dönülecektir.” diyerek bir isyan hareketi başlatmak isterler. Bayrağın altından ahaliden bazı kişileri (bir fabrikada çalışan Hayimoğlu Jozef de dahil) geçirdiler. Kasabaya halife ordusunun geleceği iddiası halkı korkuttu.
KUBİLAY OLAYLARA MÜDAHALE ETTİ
Olayların ilçedeki askeri birlikte duyulmasıyla, bir bilgiye göre; alay komutanı, yedek subay Kubilay‘ı olay yerine gönderdi. Kubilay bu hareketi bastırmak için bir manga askerle olay yerine geldi. Askerlerin yanından ayrılarak tek başına onların arasına girip teslim olmalarını istedi. Onlardan biri ateş ederek Kubilay’ı yaraladı. Karşıdan bunu gören askerler ateş açtılar. Fakat tüfeklerinde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri vardır. Derviş Mehmet “bana kurşun işlemiyor” diyerek halkı kandırmaya çalıştı. Kubilay yaralı halde cami (Gazez Camii) avlusuna sığındıysa da, Derviş Mehmet ve arkadaşları peşi sıra geldiler. Derviş Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkardı ve yaralı Asteğmen Kubilay’ın başını kesti. Kesik başı yeşil bayrağın sopasına dikmeye çalıştılar ancak başaramadılar. Birisi ip getirdi ve Kubilay’ın başı yeşil bayrağın dikili olduğu sopaya iple bağlandı. Olay yerine yetişen Bekçi Hasan ateş edip gruptan birini yaraladı. Ancak açılan ateş sonucu o da öldü. Arkadaşının yardımına koşan Bekçi Şevki de açılan ateş sonucu öldü. Bu aşamada askeri birlik yetişir. Komutan “Teslim olun!” diye bağırır. Ancak olay çatışmaya dönüşür ve askeri birlik ateş eder. Göstericilerden Derviş Mehmet de dahil bazıları ölürken, bazıları kaçar. Daha sonra hepsi birden yakalanır. Durumun ciddiyetini anlayan Alay komutanı gönderdiği silahlı birliklerle çevreyi kuşattı. İsyancılara teslim olmaları ihtarı yapıldı. Teslim olmayı reddeden, bana kurşun işlemez..korkmayın! diye direnen Derviş Mehmet, açılan ateş sonucu yere serilen ilk insanlardan biri oldu.
DEVLET KUBİLAY OLAYINA SERT TEPKİ GÖSTERDİ
Kubilay Olayı, genç Türkiye Cumhuriyeti‘nin 1925‘deki Şeyh Said İsyanından sonra tanık olduğu önemli olaylardan biridir. Devlet sert tepki gösterdi. 27 Aralık 1930 günü Dolmabahçe Sarayı‘nda Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında bu konuda bir toplantı yapıldı. Kaynakların ifadesine göre, Mustafa Kemal Paşa, Kubilay Olayına çok kızmıştı. Daha birkaç yıl önce Yunan İşgalinin acısını tatmış bir muhitte bu olayın meydana gelmesi üzerine, bazı kaynaklara göre, ilçenin haritadan silinmesini emretti. Ertesi gün de, “Böyle emirler verirsem, uygulamayın, sonra bir daha sorun“, dedi. 28 Aralık 1930‘da orduya gönderdiği başsağlığı telgrafında, “Mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkar bulunmalarının bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadise” olduğunu belirtti.
DİVAN-I HARP MAHKEMESİ
General Mustafa Muğlalı başkanlığında kurulan Divan Harp Mahkemesinde 24 Ocak 1931 günü iddianame okundu ve 29 Ocak 1931 günü mahkeme 36 (ölmüş olan bir sanık ile 37) kişinin idama mahkûm edilmesine, 40 kişinin sorumsuzluğu nedeniyle salıverilmesine, 27 sanığın beraatine, 41 kişiye çeşitli hapis cezaları verilmesine hükmetti ve karar Meclis’in onayına sunuldu. İdam hükümlülerinin 6’sının yaşı küçük olduğundan, onların ölüm cezaları ağır hapse çevrildi. TBMM Adalet Divanı ayrıca iki idamlığın cezasını 2 yıl hapse çevirdi.
Kalan 28 sanık, 3 Şubat 1931 gecesi Menemen’de idam edildi. Bazıları Kubilay’ın başının kesildiği yerde asıldı. Mahkumlardan biri idam sehpasının önünden kaçtı. İki hafta sonra yakalandı ve ertesi gün idam edildi..
Olayın hemen ardından Menemen’dedevrim şehidi iki bekçi ve Kubilay adına anıt dikildi. Anıtın üzerinde şöyle yazar: “İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz.”
MENEMEN OLAYININ TEMELİNDE NE VARDI?
Olayların temelinde Saltanat’tan Cumhuriyet dönemine geçiş ve Atatürk İnkılâpları olarak adlandırdığımız inkılâplara karşı, bu konularda tümüyle cahil halkın ve din adamlarıyla onların yanında bütün karşıt güçlerin yarattığı atmosfer bulunmaktadır. Serbest Cumhuriyet fırkası bu kesimler için bir umuttu. Onlara göre; tepeden inme bir şekilde halkın önüne konan zorlamalar, bu parti iktidara gelince değiştirilebilecekti. Mesela şapka kaldırılacak, kıyafet serbest bırakılacak, tekke ve zaviyeler, eski yazı, Hilafet, Şeyhülislamlık gibi kurumlar hatta saltanat tekrar geri gelebilecekti. Kadın erkek eşitliği ne demekti? Hiç kadınla erkek bir olur muydu? Kadının yeri evi ve çocukları olmalıydı ve kocasına itaat etmeli ve onu memnun etmeye çalışmalıydı. Böylece bozulan aile düzeni yeniden özlenen seviyeye getirilebilecekti. Serbest Fırka bu nedenlerle birkaç ay içinde çığ gibi büyüdü. Bu gelişmelerin ardından,
Partinin kapatılma ihtimali belirince bazı tarikatlar bundan büyük rahatsızlık duydular.
SONUÇ OLARAK
Tam 92 yıl önce, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kapanmasından beş gün sonra
23 Aralık 1930 günü, Nakşibendî tarikatı mensubu bir grup insan, Menemen’de gerici bir ayaklanma başlatmışlardır. Zaman zaman irticayı teşvik eden unsurlarca mümkün olduğu kadar göz ardı edilmeye, unutturulmaya çalışılan bu olay; Cumhuriyet döneminin en önemli irtica olayı kabul edilmelidir. Belki çapı o kadar büyük değildir, ancak böyle akıl dışı iddialarla ortaya çıkan 5-6 kişilik bir grubun yerli halk tarafından böylesine içten desteklenmesi düşündürücüdür ve fanatik dinci kesimin harekete geçtiği zaman neler yapabileceğinin en önemli göstergesidir. Bu nedenle çağımız Türkiye’sinde Laiklik, özgürlükler ve insan haklarına saygı duyan herkesin mutlaka bilmesi ve unutmaması gereken bir olaydır.
Ülkemizde bir daha bu tip acı irticai olaylarla karşılaşılmamasını yürekten diliyorum. Kin ve nefret tutmayalım, yeni kuşaklara aktarmayalım… Ama tarih bilincimizi de eksik etmeyelim…Gerekli önlemleri alalım ki tarih acımaksızın yinelemesin…
Unutmayalım; tarih aptallar için yinelemedir (tekerrür)..
Başta ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Kubilay ve tüm Devrim Şehitleri’ni rahmet ve minnetle anıyorum.
Ruhları şad olsun!
Recep YILDIZ
Em.Top.Kur.Alb.
TESUD Tekirdağ Şube Başkanı