İYİ PARTİ KALICI YAZ SAATİ UYGULAMASINA İTİRAZ ETTİ

İYİ PARTİ KALICI YAZ SAATİ UYGULAMASINA İTİRAZ ETTİ
7 Kasım 2024 16:44
A+
A-

Ülkemizde 2016 yılı itibariyle uygulanmaya başlanan kalıcı yaz saati uygulaması vatandaşın içine sinmişe benzemiyor. Özellikle henüz hava aydınlanmadan okul yollarına düşen öğrencilerin ve çalışanların tepkileri her yıl olduğu gibi bu senede gündeme geldi. İYİ Parti saatlerin geri alınmamasının meydana getirdiği olumsuz sonuçları ve itirazları TBMM Genel Kuruluna taşıdı.

Selcan Taşçı “Güneşin Müsrifi Olmak, Hesapsız, Kitapsız Aydınlanmak İstiyoruz”

TBMM Genel Kurulunda Partisinin grup önerisini açıklamak üzere söz alan Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı, Toplumun her kesiminden büyük tepki çeken kalıcı yaz saati uygulamasının meydana getirdiği sosyal, psikolojik, maddi ve manevi sorunları sıraladı. Kalıcı hale getirilen yaz saati uygulamasından en olumsuz etkilenen kesimin öğrenciler ve kadınlar olduğunu ifade eden Taşçı, karanlıkta uyuyup uyanmakla, çalışmakla, karanlıkta yaşamakla tasarruf edilemeyeceğine vurgu yaparak, “Bu eşsiz tasarruf rejimine rağmen her gün daha da derinleşen sefaleti görünce; Allah aşkına bir salın bizi; böyle fantastik tasarruf girişimlerine heves etmediğimiz zamanlarda iyiydik biz; bir salın; güneşin müsrifi olmak istiyoruz! Hesapsız, kitapsız aydınlanmak istiyoruz!” dedi.

Tasarruf İçin Vatandaşın Sağlığı İle Oynayıp, Korkuya Hapsediyorsunuz
İYİ Partili vekil kalıcı yaz saati uygulaması sonucu güne hava aydınlanmadan başlamanın, psikolojik olarak ciddi boyutta sorunlara yol açtığını, D vitamini alımını engelleyerek kanser riskini artırdığını ve bu uygulamayı uzmanlarında doğru bulmadığını belirtti. Selcan Taşçı, kadınların halihazırda kendilerini zaten güvende hissetmediğini, bunun üstüne birde “karanlıkta yürümenin “ taciz ve tecavüzü” meşrulaştırmakta kullanıldığı bir dönemde, yaz saati uygulamasıyla, korkarak zifiri karanlıkta yollara düşmek zorunda kaldıklarını söylerken uygulamayla birlikte öğrencilerimizin can güvenliğini sağlamanın, sağlıklı bir şekilde ruhsal ve bedensel gelişimlerinin tamamlanmasının ve eğitim öğretimde başarılı olmalarının zorlaştığını sözlerine ekledi.

Meşhur İTÜ Raporu Ortada Yok
İYİ Partili Taşçı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından kalıcı yaz saati uygulamasının gerekçesi olarak gösterilen İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) raporunun gizlilik sebebiyle bakanlık tarafından paylaşılmamasını, “Bilimsel gizlilikmiş! Sanırsın bana Galile ; engizisyondan saklıyorlar mucitleri!” sözleriyle sert bir dille eleştirdi. Taşçı, Elektrik Mühendis Odaları ve Petrol Mühendisleri Odasının böyle bir tasarruf olmadığına dair açıklamalarına atıfta bulunarak, kalıcı yaz saati uygulamasının enerji verimliliği sağladığının da şüpheli olduğunu ifade etti.

Hepsini Toplasanız Bir Almanya Etmiyor!
İYİ Partili Taşçı, kalıcı yaz saati uygulamasının finans ve iş dünyasını da olumsuz etkilediğini savundu. Bu noktada, ihracat rakamlarından bahseden Taşçı, Türkiye olarak ihracatımızın hatırı sayılır bir kısmını Avrupa ülkelerine yaptığımızı buna karşılık saat diliminde ise Suudi Arabistan ile eşitlendiğimizi söyledi. Bu eşitlenmenin karşılığında ise Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Fas’a yaptığımız ihracatın toplamının, Almanya’ya yaptığımız ihracat etmediğini vurguladı. Taşçı, bu haliyle iş dünyasının yurt dışındaki müşterileri ve finans merkezleriyle senkronize olmakta, ortak toplantı zamanlarını planlamakta son derece güçlük yaşadığına dikkat çekti.

Aydınlık Korkusu Neden, Karanlık Aşkınızı Neyle Açıklayalım!

İktidar sıralarına doğru hitap eden Taşçı, vatandaşların bunca isyanına, mağduriyetine rağmen karanlıkta neden ısrar ediyorsunuz, aydınlık korkunuz mu var , diye sordu. İYİ Partinin ambleminin de güneş olduğuna atıfta bulunan Taşçı “ biz kendimizden biliyoruz siyaseten olduğunu da, demek ki tıbben de ortada güneş fobisi var!” diyerek sözlerini sürdürdü.

Selcan Taşçı’dan İktidar Sıralarına ; Çözüm Belli Konuşalım, Araştıralım

İYİ Partili Taşçı, iktidar kanadının kendilerinden gelen tüm önerileri vatandaşa yarar sağlayıp sağlamayacağına bakmaksızın reddettiğini söyledi ve “Son 8 yılda servis kazalarında belirgin bir artış olmuş mu? Kanser vakalarında belirgin bir artış olmuş mu? D vitamini eksikliğine bağlı sağlık sorunlarında artış olmuş mu?
Suç oranlarında artış olmuş mu? Bakanlığın açıklamalarındaki verileri biliyorum, onlar değil “hedeflenen tasarruf”, “kar” neyse ulaşılmış mı; Velev ki ulaşılmış Toplum sağlığına verdiği zararı karşılar mı? bu soruların cevaplarını araştıralım, konuşalım diyerek iktidarı meclis araştırma komisyonu kurmaya davet etti.

Yapılan görüşmeler neticesinde kalıcı yaz saati uygulamasının vatandaşlar üzerindeki etkilerinin araştırılması AK Parti Ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin oylarıyla reddedildi.

Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,

Bilemiyorum; bir türlü “profesyonel siyasetçi” olamadığımız için böyle oluyor herhalde;
Milletin vekili sıfatıyla geldiğimiz bu çatı altında, milletin yaşamsal sorunlarına karşı sergilenen direnci anlamakta gerçekten çok zorlanıyoruz biz!

Dünkü grup önerimizde çözümüne çalışalım dediğimiz Tip 1 Diyabet hastası çocukların sensör ihtiyacı mesela; neden reddedildi; ben hala anlayabilmiş değilim!

Keza şimdiki önergemizin konusu; kalıcı yaz saati uygulamasındaki ısrar…
26 Ekim’i 27 Ekim’e bağlayan gece, dünya genelinde kış saati uygulamasına geçildi;
Türkiye’de ise iş dünyasına, tıp dünyasına, akademisyenlere, kadınlara, çocuklara, çalışanlara herkese, herkese rağmen, bu dayatmada ısrar edildi!

Karanlıkta uyanıp/uyuduğumuz, karanlıkta çalıştığımız, karanlıkta yaşadığımız bir düzende, tasarruf edecekmişiz!
Bu eşsiz tasarruf rejimine rağmen her gün daha da derinleşen sefaleti görünce;
Allah aşkına bir salın bizi; böyle fantastik tasarruf girişimlerine heves etmediğimiz zamanlarda iyiydik biz; bir salın; güneşin müsrifi olmak istiyoruz! Hesapsız, kitapsız aydınlanmak istiyoruz!

Bu zihni sinir projeye kaynak gösterilen bir İTÜ raporu var;
Adı var…
Soru önergelerimize gelen cevaplarda verileri var…
Kendi yok!
Bilimsel gizlilikmiş!
Sanırsın bana Galile ; engizisyondan saklıyorlar mucitleri!

Oysa diğer tarafta;
Elektrik Mühendisleri Odası, “Yok böyle bir tasarruf” diyor, kalıcı yaz saati uygulamasının enerji verimliliği sağlamadığını ileri sürüyor.
Petrol Mühendisleri Odası “Yok böyle bir tasarruf” diyor.
İTÜ de dahil olmak üzere bu “iddia olunan rapor”un müellifleri dışındaki bilim insanları; “Yok, olmaz” diyor!

İş dünyası istemiyor…
Finans dünyası istemiyor…
Çünkü bu dayatma Orta Avrupa’yla farkı 2 saate, İngiltere ile 3 saate çıkarıyor; birçok işlemde senkronizasyon sorununa yol açıyor.

Çünkü, 2023 verilerine göre ihracat yaptığımız ilk 10 ülkenin 7’si Avrupa ülkesi!
Çünkü bu dayatma bizi Suudi Arabistan ile aynı saat dilimine sıkıştırıyor; ama bizim Arabistan, BAE, Mısır, Fas bu ülkelerle ihracatımızın toplamı Almanya ile olan kadar etmiyor!

Psikologlar uyarıyor:
Biyolojik saatimize uygun değil diyorlar;
Motivasyonu yok ediyor, konsantrasyon sorununa, dikkat eksikliğine yol açıyor, depresyonu tetikliyor, intiharı tetikliyor, ruh sağlığını bozuyor…
Adeta bir mutsuzluk salgını virüsü görevi görüyor!

Doktorlar uyarıyor:
D vitamini alımını engelliyor…
Kanser riski artırıyor…

Çalışanlar isyan diyor;
“Karanlıkta yürümenin” taciz, tecavüz, şiddeti meşrulaştırmakta kullanılabildiği bir kötülük işgali altındayız bir nicedir; dolayısıyla, kadınlar işe giderken korkuyor, işten gelirken korkuyor; korkuta korkuta mı el çektirilmek isteniyor istihdam dan acaba!

Aileler kaygılı, çocuklar zaten feryat figan….
Devlet okullarında ağırlıklı ikili eğitim veren bir ülkeyiz biz…
Taşımalı eğitim veren bir ülkeyiz…
Akademik başarıya, sağlığa olumsuz etkisi bir yana çok ciddi güvenlik riski oluşturuyor bu durum…
Hem sokakta, hem de servis kazaları yönüyle..

Hukukçular tepkili;
Danıştay’ın iptal kararı var!

Bu kadar isyana, itiraza rağmen neden bu ısrar?
Bir “aydınlık korkusu mu var?
Bu karanlık aşkını neyle açıklayalım?
Demek ki, biz kendimizden biliyoruz siyaseten olduğunu da, demek ki tıbben de ortada güneş fobisi var!

Ama onun da çözümü konuşmak arkadaşlar!
Gelin bir komisyon kuralım, konuşalım, araştıralım;
Son 8 yılda servis kazalarında belirgin bir artış olmuş mu?
Kanser vakalarında belirgin bir artış olmuş mu?
D vitamini eksikliğine bağlı sağlık sorunlarında artış olmuş mu?
Suç oranlarında artış olmuş mu?

Bakanlığın açıklamalarındaki verileri biliyorum, onlar değil “hedeflenen tasarruf”, “kar” neyse ulaşılmış mı;
Velev ki ulaşılmış;
Toplum sağlığına verdiği zararı karşılar mı?

Diyor ki Ahmet Hamdi Tanpınar;
“Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insandır..”
Bu iş ruhen de, bedenen de insana uymuyor, ayarını bozuyor;
Biz biliyoruz asıl çözüm; Saatleri Ayarlama Enstitümüzü değiştirmemiz gerekiyor!
Ama o zamana kadar da millet bizden ruh ve beden sağlığını koruyacak bir çözüm bekliyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.