TÜRKİYE CUMHURİYETİ 100 YAŞINDA…
İbrahim BİRELMA
Türk İnkılap Tarihi’ni kısa dönemde ele alırsak, Mustafa Kemal’in 1. Ordu Müfettişi olarak özel bir ekiple ve geniş yetkilerle görevlendirilip 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkması; Amasya Bildirgesi’ni yayınlayıp Erzurum ve Sivas kongrelerini tamamlaması; Ankara’ya gelerek 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi’ni açması; bu Meclis’in hükümetini ilan edip düzenli orduyu kurması; işgal kuvvetlerine karşı Milli Mücadeleyi başlatması; İnönü savaşları ve Sakarya Savaşı’ndan sonra 1922 yılının Ağustos ayında Büyük Taarruz’u başlatıp “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz, İleri” emrini vermesi ve Türk Ordusu’nun 9 Eylül 1922’de İzmir’e girmesi; arkasından Mudanya Ateşkesi; 1923 yılında Lozan Barış Andlaşması’nın imzalanması; 29 Ekim 1923’de Cumhuriyet’in ilanı ve Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile sonuçlanan dört yıllık bir dönemi kapsar. (Prof. Dr. Selahattin Tuncer, Türk İnkılap Tarihi Dersleri, İstanbul 2014).
27 Ekim 1923’te Ali Fethi (Okyar) Bey’in başkanlığındaki Meclis hükümeti istifa etmiş, böylece bir kabine bunalımı doğmuştur. Sorunun çözümü için parti grubu toplanmış, fakat bir hükümet listesi üzerinde anlaşmaya varılmamıştır. Artık milletvekillerinin hükümete üye seçmesi yönteminden “Kabine sistemi”ne geçilmesi zamanı gelmiştir. Bunun yolu da bir an önce Cumhuriyet’i ilan etmek ve cumhurbaşkanını seçmektir. Mustafa Kemal 28 Ekim 1923 gecesi yakın arkadaşlarını toplamış, sorunun ancak Cumhuriyet ilan edilmesi, anayasada gerekli değişikliğin yapılmasıyla çözülebileceğini bildirmiştir. Mustafa Kemal’in 28 Ekim’i 29 Ekim’e bağlayan gece İsmet Paşa ile hazırladığı tasarı kısa, fakat özlüdür:
– Türkiye devletinin hükümet biçimi Cumhuriyet’tir.
– Türkiye devleti Büyük Millet Meclisi tarafından yönetilir.
– Türkiye devleti, yönetim birimlerini Bakanlar Kurulu aracılığıyla yönetir.
Mustafa Kemal bu tasarı ile birlikte arkadaşlarına “yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz” demiş ve ertesi gün konuyu parti grubuna getirmiş, konu parti grubunda tartışılmış, anayasa değişikliği benimsenmiş ve aynı gün 29 Ekim 1923 saat 20.30’da Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni devletin adını koymuş, Anayasa değişikliğini kabul etmiş, Mustafa Kemal’i Cumhurbaşkanlığı’na seçmiştir. Cumhuriyet’in ilk Başbakanı İsmet (İnönü) Paşa’dır. (Prof. Dr. Suna Kili,Türk Devrim Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 14. Basım, Kasım 2014).
30 Ekim 1923 tarihli, Hakimiyeti Milliye gazetesi, Cumhuriyet’in ilanı haberini tam sayfa olarak şu başlıkla verdi:
“Büyük Millet Meclisi dün gece sekiz buçukta Türkiye Devleti’nin şeklini müttefikten cumhuriyet” olarak tespit ve dokuz çeyrek kala Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ni müttefikten “reisicumhur” intihap eyledi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu şerefli ve şifabahş kararı ile bütün buhranlar hal edilmiştir.
Reisicumhur Hazretleri hitabelerine: “Türkiye Cumhuriyet mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.” Cümlesi ile nihayet verdiler. (Bilâl N. Şimşir, Atatürk ve Cumhuriyet, İleri Yayınları, Ekim 2006)
Satırlarımıza Atatürk’ün “Cumhuriyet” konusunda bazı sözlerini anımsatarak son verelim:
– Cumhuriyet, ahlaksal erdeme dayanan bir yönetimdir. Cumhuriyet erdemdir. Sultanlık, korku ve tehdide dayanan bir yönetimdir. Cumhuriyet yönetimi, erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık korkuya, tehdide dayandığı için korkak, alçak, sefil, rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bunlardan ibarettir. (1925).
– Çağdaş bir cumhuriyet kurmak demek, milletin insanca yaşamasını bilmesi, insanca yaşamanın neye bağlı olduğunu öğrenmesi demektir. (1931)
– Türkiye Cumhuriyeti, dünyada işgal ettiği yere lâyık olduğunu eserleriyle, kanıtlayacaktır. (1923)
– Cumhuriyet kurumunun bir zorba eline geçeceğini mezarımda bile duysam, millete karşı haykırmak isterim.
– Milletler gam ve keder bilmemelidir. Şeflerin görevi, yaşamı neşe ve sevinçle karşılamak hususunda milletlerine yol göstermektir.
– Ölüm, insanın değişmez kaderidir, marifet unutulmamaktır. (1923)
– Beni görmek demek, mutlaka yüzü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir. (1929)
– Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir. (1929)
– Beni övme sözlerini bırakınız; gelecek için neler yapacağız, onları söyleyin! (1925) (Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2017).