ATATÜRK 95 YIL ÖNCE TEKİRDAĞ’DAYDI…
İbrahim BİRELMA
23 Ağustos 1928 günü sabah saat beşbuçuk’ta, Gazi Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını getiren Ertuğrul yatı, Tekirdağ sularına girdi. Aynı günün sabahı iskelede balık tutmak için bulunan Selahattin Girgin şunları anlattı: “Şoför Mazhar’ın kardeşi Şevket’le beraber 23 Ağustos 1928 Perşembe günü Demir İskele’ye gitmiştik. Eski Belediye Başkanı olan Nuri Bey, yanına aldığı adamlarla taşıttığı halıları bizzat başında durmak suretiyle döşemeye başladı. Tekirdağ’lılar Gazi’yi iskeleden hükümet önüne kadar yere bastırmadan halı döşeyip karşılamaya hazırlanıyorlardı. Her taraf Ayyıldızlı Türk bayraklarıyla süslenmişti. Saat 11.00 sıralarında Gazi ve beraberindekiler demir iskeleye geldiler. Memurin, halk coşkulu alkışlarla yaşa varol büyük kurtarıcımız diye bağırıyor ve tezahürat yapıyorlardı.”
Gazi Mustafa Kemal ve beraberindeki zevat halen Vali makam odası olarak kullanılan İl genel meclisi salonuna geldiler. Mustafa Kemal Paşa kısa bir açış konuşmasından sonra başöğretmenliğe başladı. Kara tahtanın başına geçen Atatürk, memurlardan birçoğunu tahtaya çekerek lâtin harfleriyle yazı yazdırdı.
Gazi hazretleri, Valilik’den sonra Belediye dairesine, sonra zabitan yurdunu ziyaretten sonra çarşı içindeki bir eczahaneye uğramışlardır. Bundan sonra saat on beşte iskelede Kıtaat-ı askeriyeye bir resmi geçit yaptırmışlar, sonra halka veda ederek Ertuğrul yatına dönmüşlerdir: Gazi hazretleri saat onbeşiyirmibeş geçe İstanbul’a hareket etmişlerdir.
Atatürk’ün Tekirdağ gezisi hakkında demeci şöyledir: “İlk fırka kumandanı olduğum Tekirdağ’ını 14 sene sonra ziyaret edebildim. Bundan çok memnun ve münşerih olduğum nokta şudur; Tekirdağ’lı vatandaşlarım daha şimdiden Türk harfleriyle yazıp okumayı hemen öğrenmişlerdir diyebilirim. Memurların kâffesini bizzat imtihan ettim. Sokaklarda ve dükkânlarda halk ile temrinler yaptık. Arap harfleriyle hiç yazmak, okumak bilmeyenlerin Türk harfleriyle derhal ünsiyet etmiş olduklarını gördüm. Henüz ortada selâhiyettarmakamatın tasdikinden geçmiş bir rehber olmadan, henüz millet muallimleri delâlet faaliyetine geçmeden Koca Türk milletinin hayırlı olduğuna Kanaat getirdiği bu yazı meselesinde bu kadar yüksek şuur ve intikal ve bilhassa istical görmekte olduğunu görmek benim için cidden büyük, amma çok büyük saadettir.”
Atatürk’ün Tekirdağ seyahati hakkında Tekirdağ Muallimler Birliği Reisi Raşit Bener Bey’in Cumhuriyet gazetesine yazdığı yazıda özetle şöyle demektedir:
“Vali bey’in çağrısı üzerine hemen hükümet konağına gittik. Atatürk, salona bir kara tahta koydurmuş, etrafında bulunan zevatları imtihan ediyordu. Tahta başında kelimeler yazılıyor, ufak tefek yanlışlar düzeltiliyordu.
Bu durum karşısında Atatürk, hazır olanlara hitaben: “Şimdiye kadar hazırlanmalıydınız” diyerek, ufak bir serzenişte bulunması üzerine şunları söyledim: “Paşa hazretleri, evet buyurduğunuz gibi, bizleri bu işte hazırlıklı görmediniz. Müsaadenizle sebebini arzedeyim. Bundan beş-on gün evvel bir komiston tarafından gazetelere verilen ilânlarda “önüne gelen, rastgele Lâtin harfleri öğrenmeyen kalkmasın, yakında komisyonumuz tarafından resmi mühürlü bir alfabe yayınlanacaktır. O çıktıktan sonra öğrenmeye gayret edilsin” deniliyordu. İşte bunun içindir ki hepimiz o alfabenin intişarına değin bekledik. Emir buyurun o alfabe bir an evvel çıksın göreceksiniz ki milletin ilmi, selâmeti terakkisi namına yapacağınız bu yüksek inkılâp, hemen kabul edilecek ve yerine getirilecektir.” Bunun üzerine Atatürk, bu izahımı derhal kabul buyururakDahiliye Vekiline seslendi: “Şükrü Kaya, Şükrü Kaya… Beyefendinin sözlerini not ediniz ve acele ediniz.” Bunu müteakip imtihan salonunu terk buyurdular. (1 Kasım 1928’de lâtin harfleriyle yazılan yeni Türk harflerini T.B.M.M.’de kabul edilerek 3 Kasım 1928’de yayınlanmıştır. (Mehmet Serez, Atatürk ve Milli Mücadelede Tekirdağ, Tekirdağ Valiliği Yay. 1988)