13 TEMMUZ 1913 TEKİRDAĞ’IN BULGARLARDAN GERİ ALINMASI (BALKAN SAVAŞINDA TEKİRDAĞLI KIZÇELER)

13 TEMMUZ 1913 TEKİRDAĞ’IN BULGARLARDAN GERİ ALINMASI                                       (BALKAN SAVAŞINDA TEKİRDAĞLI KIZÇELER)
12/07/2023 19:17
A+
A-

Tekirdağ merkez ilçe (Süleymanpaşa) 13 Kasım 1922’den bu yana Yunan işgalinden kurtuluşunu anıyor ve kutlama törenleri yapıyor. 13 Kasım 1922 tarihi, yapılan anlaşmalarla Tekirdağ’ın (Süleymanpaşa) Yunanlılardan devir teslim alındığı tarihtir. Ancak, Süleymanpaşa’nın bir de bu tarihten 9 yıl önce 1912-1913 yıllarında yaşanmış olan Balkan Savaşında göğüs göğüse savaşılarak Bulgarlardan geri alındığı 13 Temmuz 1913 tarihi vardır.
Tekirdağ (Süleymanpaşa) 13 Temmuz 1913 günü sabaha karşı Kuşçubaşı Eşref komutasındaki gönüllü birliğin denizden yaptığı çıkarmayla ve göğüs göğüse çarpışmayla Bulgarların elinden alınırken, Türk Birliklerini karşılayan ve askerlerle birlikte Bulgarları kovalayanlar arasında Tekirdağlı kızların bulunduğunun tarih kayıtlarında yer almış olması şehrimiz için ayrı bir onur ve gurur kaynağıdır.
BALKAN SAVAŞI (1912-1913)
Osmanlı Devleti 1880’lerde Balkanlarda küçük küçük çetelerin ortaya çıkmasıyla başlayan kalkışmayı önemsemedi. Siyasetin ordunun içine girmesiyle, ordu içinde bölünmeler, kamplaşmalar başgösterdi. Birinci Balkan Savaşının başladığı 1912 yılı öncesinde ordudan yaklaşık seksen bin asker terhis edildi. Osmanlı’nın devlet yönetimindeki zafiyetini ve ordudaki terhisleri dikkate alan ve bunu fırsat olarak değerlendiren Bulgarlar Osmanlı’ya saldırdı. Ve Bulgarlar fazla zorluk çekmeden İstanbul önlerine kadar (Çatalca) geldiler…
İNSANLAR TEKİRDAĞ’A AKIN EDİYORDU
1912 yılında başlayan Balkan Savaşında Osmanlı ordusu Bulgarların karşısında dağıldı. Edirne ancak beş ay dayanabildi ve Bulgarların eline geçti. Osmanlı ordusu Pınarhisar-Lüleburgaz hattına çekildi.
Pınarhisar-Lüleburgaz hattında, özellikle de Poyralı Deresi civarında günlerce süren çok kanlı çarpışmalardan sonra Osmanlı birlikleri bu hattan da çekilmeye başlayınca halk arasında büyük bir panik başgösredi. Bölge halkı evini barkını terk edip, bir an önce Anadolu’ya geçmek için yollara düştü. İşte bu kaçışın en önemli toplanma noktası Tekirdağ İskelesiydi. İnsanlar bir an önce Tekirdağ’a ulaşıp oradan vapurlarla Anadolu’ya geçmeyi umud ediyor, Bulgarlar’dan kaçanlar Tekirdağ’a yöneliyordu. Yollar bir anda ana baba günü olmuştu…
UMUT YOLCULARI TEKİRDAĞ’DA
Çok geçmedi ki, Bulgarların önünden kaçan ve Tekirdağ’ı Anadolu’ya geçiş için umud görenlerin silüetleri Kayı Köyü sırtlarında belirdi. Kayı sırtlarından inenlerin gölgeleri yaklaştıkça gelenlerin çocuk, yaşlı, hasta, yaralı ve de yorgun oldukları daha iyi görülüyordu. Onlar da, birer birer kendilerinden önce gelmiş olanların yerleşip vapur bekleştiği iskele önüne gelip oldukları yere çöktü. Tekirdağlı bir grup genç kız koşarak yeni gelenleri karşıladı, onlarla ilgilenmeye başladı. Gelenlere su, soğuktan donmuş küçük çocuklara, yaşlılara, hastalara soğuğa karşı koruyacak örtüler verildi…
YENİ BİR GÜN, YENİ BİR UMUT
Ertesi gün, yeni bir umutla uyanan insanlar Tekirdağ’a mühimmat getirmiş olan askeri Mesudiye Zırhlısının iskele açıklarında demirlediğini gördüler. Mesudiye zırhlısının getirdiği askeri mühimmatı almak için sahilde bekleyen askerlerin arasında çok sayıda genç kızın bulunduğu da görüldü. Bu kızlar, sahilde toplanmış yaşlılara, kadın ve çocuklara su, yiyecek ve giyecek ihtiyaçları için günlerdir yardım eden Tekirdağlı Kızlardı. Şimdi de, Mesudiye’den karaya çıkarılacak silah, mermi gibi mühimmatın siperlere taşınması için askerlerin yanında yer almışlardı…
YÜZBAŞI KARŞISINDA KIZLARI GÖRÜNCE ŞAŞIRDI
Mesudiye Zırhlısı subaylarından Yüzbaşı Osman Nuri kıyıya yaklaştığında kendilerini bekleyenlerin bir grup kız olduğunu görünce şaşkınlığını gizleyemeyip “Siz burada ne arıyorsunuz?…” demekten kendini alamadı. Ancak, kızlardan biri “Komutanım askerler siperi boş bırakmasın diye malzemeleri biz taşıyacağız; bu gün onlarla böyle anlaşmıştık..” deyince, şaşkınlığı bir kat daha arttı, kızların cesareti karşısında gözleri doldu, gururlandı…
Bu arada Bulgarlar Kayı Köyüne kadar gelmişti. Henüz şehir içine sızmamışlardı ama, şehir içinde en az Bulgarlar kadar başka bir tehlike vardı. O tehlike, Tekirdağ’da yaşayan çok sayıda Rum, Ermeni, Yahudi vatandaş arasında Bulgarların şehri almalarını isteyenlerin çokluğuydu.
Yaşları 17 ila 25 arasında on-onbeş kişiden oluşan Kızçeler Grubu Mesudiye zırhlısından indirilmiş silah ve mühimmatı yüklenip kıyı boyunca yürüyerek Ördeklidere’nin denize birleştiği ve büyük bir delta oluşturduğu dere ağzına geldikten sonra, dere kıyısını takip ederek siperlere doğru yürüdüler…
TAHLİYE BAŞLADI
Sabah iskele açıklarında demirlemiş olan “10 TEMMUZ” ve “GELİBOLU” vapurları sahilde bekleşenleri tahliye için almaya başladı.
Bu arada Bulgarların Kayı Köyü sırtlarını tuttuğu ve kenar mahallelerin evlerini, evlerin bahçe duvarlarını siper almış askerleri hedef alarak ataşe başladığı haberi alındı; çok yakından gelen silah sesleri de zaten bunu gösteriyordu. Bu durum gemilere binip gitmek isteyenlerin telaşlanmasına, kargaşalara ve hatta üzücü olaylara neden oluyordu…
Trakya’nın dört bir tarafından gelmiş insanların tahliyesi gün boyu sürdü.
ÖĞLEDEN SONRA KIYAMET KOPTU
Öğleden sonra saat dört sıralarında düşmanın kasabanın sağ taraf tepesindeki yıkık binalara kadar sızıp, sığındıklarını haber alınca, Mesudiye zırhlısından 7.5 santimlik mania toplarıyla ateş açılır. Bu ateşe aralıklarla iki saat kadar devam edilir ve Bulgarların şehre girişi bir süre engellenir…
Bulgar askerleri bu ateş karşısında şehre toplu halde giremeyeceklerini anlayınca, geceyi bekledi, karanlık basınca da çeşitli noktalardan dizi kolunda girmeye, şehri fiilen işgal etmeye başladı.
TEKİRDAĞ RESMEN İŞGAL EDİLDİ
8 Kasım 1912 tarihinde Tekirdağ’ın Bulgarlar tarafından işgalinden bir gün önce; 7 Kasım 1912 Çarşamba günü Kurban Bayramı sabahı şafakla bereber Bulgarlar tarafından 263 masum vatandaşımız işkence ile şehit edilmişlerdir. Masum Türk vatandaşlarımızın Şehit edildikleri bu bölgede Malkara Belediye Başkanlığı’nca “Malkara Şehitlik Abidesi ve Parkı” inşa edilmiştir.
Bulgar askerleri kent merkezinde önemli noktaları tutmaya başladı. Kenti işgal eden birliğin komutanı Yüzbaşı Girev, askerlerini sokak sokak gezdirip, halka korkmamaları gerektiği konusunda telkinlerde bulundurdu.
KIZÇELER BULGAR KOMUTANA ZOR ANLAR YAŞATTI
Bulgarların şehre tamamen hakim olmasından sonra, Bulgar birliğinin komutanı Yüzbaşı Girev, şehir merkezinde kalmış, çoğunluğu Rum, Ermeni ve Yahudi vatandaşlardan oluşan halkı vilayet önünde toplayarak, şehri devraldıklarını ve ne şekilde davranılması gerektiği konularında konuşma yaparken, onu dinleyen halk arasından bir anda üç kız ortaya fırlayıp yüksek sesle komutana “Burada ne işiniz var?…Gidin burdan, burası bizim…”diye bağırmaya başladı.
Ortaya fırlayan ve Bulgar komutana kafa tutan bu üç kız aynı mahalleden çocukluktan beri arkadaş ve hiç birbirinden ayrılmıyorlardı. Bu kızlar Mesudiye zırhlısından indirilen mühimmatı siperlere taşıyan Tekirdağlı Kızlar içinde başrolü oynayan kızçelerdi…
Yüzbaşı Girev, kızların bağırıp çağırmasını bir süre dinledikten sonra kızlara ve halka hitaben sakin olmalarını, kendilerinin halkla iyi geçinmek niyetinde olduklarını, ama savaşın olağanüstü bazı kuralları olduğunu, bu kurallara uyulması halinde kimseye zarar verilmeyeceği sözünü vererek, üç kızın davranışını şimdilik affettiğini ama tekrarı halinde onları hapse atacağını ifade etmiştir.
Vilayet önünde toplanmış halk dağıldı. Bulgarlar şehre girdikleri 1912 yılı Kasım ayından terk ettikleri 1913 yılı Temmuz ayına kadar 8 ay Tekirdağ’da kaldı. Bu süre içinde Tekirdağ’da ufak tefek de olsa bazı olaylar yaşandı. Kızçeler grubu Bulgar askerleri sözle tacizden, Rum çocuklarla kavga etmekten birkaç kez karakolluk oldu.
Ancak, 1913 yılının Mart ayında meydan gelen, Balkan Savaşı tarihine “Kaz Vakası” olarak geçen olay büyük öfke ve tepkilere neden oldu.
KAZ VAKASI NEDİR?
1912-1913 Balkan Savaşları’nda, Tekirdağ’ın Yukarıkılıçlı köyünde, Bulgar askerlerinin köylünün kazlarını çalmaları üzerine köylü, askerlere tepki gösterdi. Bunun üzerine İnecik kasabasındaki Bulgar Karakolu Komutanı Dragan ve askerleri tarafından Yukarıkılıçlı ve civar köylerdeki 43 kişi yakılarak katledildi.
2013 yılından beri her yıl, bu 43 şehidi anmak için Yukarıkılıçlı köyünde anma törenleri düzenleniyor.
KARADAN İŞGAL EDİLEN TEKİRDAĞ DENİZDEN KURTARILDI
1912 yılının Kasım ayında (8 Kasım) Tekirdağ’ı işgal etmiş olan Bulgarlar, 1913 yılının 13 Temmuz günü Tekirdağ’ı terk etmek zorunda kaldı. Tekirdağ’da bulundukları 8 ay süre içinde Balkanlarda durum değişmiş, Bulgarların İstanbul önlerine kadar gitmesini ve güçlerinin büyük bölümünü bu cepheye sevketmiş olmalarını fırsat bilen Sırplar, Yunanlılar ve Romenler, Bulgaristanı paylaşmak için harekete geçmişti. Kendi topraklarını kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıya kalan Bulgarlar hızla birliklerini geri çekmeye başladı. Bu durumu değerlendiren Osmanlı birlikleri kısa sürede toparlanıp karşı taarruza geçerek, Bulgarları kovalamaya başladı…
Takvimler 13 Temmuz 1913’ü gösteriyordu. Bulgarlara karşı taarruza geçen Hurşit Paşa Kolordusu’na bağlı Kuşçu Eşref Müfrezesinden 4000 (dört bin) gönüllü Bafra Gambot’unun (üzerinde birkaç hafif topu olan küçük savaş gemisi) refakatinde Draç Torpitosuyla (BOT) 13 Temmuz 1913 günü sabahın erken saatlerinde denizden gelerek, Marmara Ereğlisi ve Tekirdağ’a çok başarılı bir çıkarma yaptı. Zaten geri çekilme psikolojisiyle çökmüş olan Bulgar işgal birliği sabahın erken saatlerinde neye uğradığını anlayamadan herşeyini bırakıp kaçmaya başladı. O kadar hızlı kaçıyorlardı ki, Osmanlı birlikleri onları kovalarken öğlene kadar Muratlı’ya varmıştı.
Bulgarlar şehri terk ederken Tekirdağlı Kızçeler en önde, Kayı Köyü sırtlarına kadar onları kovalamış olan halk da ellerine ne geçirdiyse, güğüm, leğen, tencere-tava, teneke…arkalarından çalıyor; sekiz aylık esaretin özgürlüğünü ve mutluluğunu yaşıyordu…
Sonuç Olarak; Tarihi belgelerle desteklenen bu hikayeyi okuduğumda, bizim de, tarihte yerini almış “Nene Hatun”lar, “Kara Fatma”lar, “Satı Kadın”lar gibi iz bırakmış ve “Tekirdağlı Kızçeler” olarak adlandırılan cesur kızlarımızın ve kadınlarımızın olduğunu gördüm ve Tekirdağlı olmaktan gurur duydum….
Tekirdağ’ın Bulgarlardan Kurtarılışının 110 ncu Yıldönümünde; Tekirdağlı Kızçeleri saygı, şükran ve rahmetle anıyorum!….
Recep YILDIZ
Em.Top.Kur.Alb.
TESUD Tekirdağ Şube Başkanı

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.