Vefatının 100. Yılında ZÜBEYDE HANIM (1857 – 14.1.1923)’I ANARKEN…
İbrahim BİRELMA
Zübeyde Hanım 1857 yılında doğmuştu. Ailesi Orta Anadolu’dan göç ederek Selanik yakınlarına yerleşmişti. Hacı Sofu ailesinden Feyzullah ağanın kızıdır. Selânik’te Gümrük Muhafaza teşkilatında görevli Ali Rıza Bey’le evlendi. Bu evlilikten beş çocuğu oldu, bunlardan üçü çok küçükken öldüler. 1892 yılında eşi Ali Rıza Bey’i kaybedince kendisini iki çocuğu Mustafa ve Makbule’ye adadı. Tedavi ve dinlenmek için gittiği İzmir’de 14 Ocak 1923 günü hayata gözlerini yumdu. (SMT 14.1.2023)
Vefatının 100. Yıldönümünde Zübeyde Hanım’ı Atatürk’le ilgili bazı anılarını anımsatarak anmak istiyoruz.
Mustafa Kemal, 1906’da Şam’da arkadaşları ile birlikte kurdukları “Vatan ve Hürriyet” derneği ile ilgili çalışmalar yapmak üzere kaçak olarak Selanik’e geldi, annesi ve kız kardeşinin kaldığı, doğduğu pembe boyalı eve gitti. Kendisi yıllar sonra Selanik’e gelişini, annesinin kendisine yardımcı olduğunu şöyle anlatmıştır:
“Anam ve kız kardeşim inkılâp işlerinde bana inanmışlar ve hizmet etmişlerdir. Biz Selanik’te fedakârane komitacılık yapıyorduk. Meşrutiyet’in ilânından çok evvel, bir gece bizim evde bir içtima yapmıştım. Arkadaşlar çok paralar toplamışlar. Bizim odaya bakan hizmetçi anama unu haber vermiş. Yukarıda paralar, münakaşalar ve planlar var manasında bir takım sözler söylemiş. Arkadaşlar gittikten sonra anam yanıma geldi, bana dedi ki “Çocuğum, bir anlamak istiyorum, sen ve senin arkadaşların yedi evliya kuvvetindeki padişaha isyan mı ediyorsunuz?”.
“Evet anne, dedim, senin yedi evliya kuvvetinde farzettiğin adam hiç bir kuvvete mâlik değildir. Biz burada toplanan insanlar, memleketi bu zalim insanlardan kurtarmak istiyoruz. Senin aklın buna ermeyebilir yahut evlâdın olduğunu unutarak, gider, evliyalara kavuşursun.”
Anam o vakit dedi ki:
“Evlâdım siz acemisiniz, madem ki böyle şeylerle uğraşıyorsunuz, beni yaptığınız işlerden haberdar ediniz ve gizli şeylerinizi bana veriniz. Çok dikkat etmelisiniz. Muvaffak olmak zordur, mahvolmak daha tabii kabul edilmek lâzım gelir. Ne yapayım yegâne erkek evlâdımsın, senin mahvolmanı istemiyorum, bu gücüme gidiyor.”
Anne, dedim, bu işler almış yürümüştür. Ben namuskâr bir adam olarak bu işlerin içinde bulunmak mecburiyetindeyim. Beni bunlardan men eder misiniz?”
“Hayır, evlâdım, bir gün bu işler olduktan sonra seni namus ve haysiyet sahibi olanlarla beraber görmezsem, işte o zaman meyus (üzgün, karamsar) olurum.
Ben senin kadar okumadım, senin kadar bilmem, seni gördüğün, anladığın şeyleri yapmaktan menetmeye kalkışmam. Yalnız dikkat et, esas muvaffak olmaktır, muvaffak olmaya çalışırız..”
– Annesinin dileği gerçekleşmiş, zafer kazanılmıştı. Mustafa Kemal, çay ziyafetine gider gibi gittiği savaştan yine zaferle dönmüş, doğru annesinin elini öpmeye gitti. Ama bu kız alışık olmadığı bir durumla karşılaştı. Çünkü, Annem, “Sen cepheden Çankaya’ya muzaffer döndün, artık senin elini öpmek bana düşer. Hepimizin başı ve büyüğü sensin” diye eğilmiş, oğlunun elini öpmüştü. “Mustafacığım” diye gazasını tebrik ile “hoş geldin” diyen annesinin elini öperek, “Anneciğim!… Sütünü bana helâl ettin mi?” sorusuna Zübeyde Hanım” Helâl olsun yavrum!… Senin gibi bir evlâdı olan hangi ana şad olmaz. Allah seni bu millete bağışlasın.. Babacığın da sağ olup bu günleri görmeliydi. Amma, şimdi onun da ruhu şaddır. Var ol Mustafacığım”…
– Zübeyde Hanım’ı hastalığı giderek artıyordu. Doktorların tavsiyesi üzerine O’nun bir sahil şehri olan İzmir’e gitmesi kararlaştırıldı. Latife Hanım “Zübeyde Hanım’ı Karşıyaka’daki evimizde misafir etmek bizim için müstesna bir zevk olacaktır” demesiyle, Atatürk’ün onayı alınarak Zübeyde Hanım İzmir’e gitti. O yıl Zübeyde Hanım 77 yaşındaydı.
– Gazi Mustafa Kemal Paşa 14 Ocak 1923’te özel treniyle Ankara’dan ayrıldı, 15 Ocak 1923 günü Eskişehir’e geldi. Gün ağarmadan Gazi Ali’yi çağırmış; “Bir haber var mı?” diye sorunca Ali: “Şifre geldi ama çözülmedi” demişti. Mustafa Kemal emir çavuşu Ali’ye hüzünle baktı: “Annemin öldüğünü biliyorum” dedi. “Bir rüya gördüm, yeşil tarlalarda annemle dolaşıyordum. Birden bir fırtına çıktı, anamı alıp götürdü.” Deşifre edilmiş telgraf eline verildiği zaman onu okudu, gözlerini kapadı, bir an düşündü ve; “İzmir’e gitmiyoruz, Treni İzmit’e çevirsinler.”
– Mustafa Kemal için Annesi bir vatandı, vatanı kurtarma eylemiyle annesini kurtarma özlemini duyuyordu. Anası ölmüştü ama, vatan kurtulmuştu. (Cemil Sönmez, Atatürk’ün Annesi Zübeyde Hanım, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2007).