TÜRK EĞİTİM-SEN BAŞKANLAR KURULU TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ AÇIKLANDI

TÜRK EĞİTİM-SEN BAŞKANLAR KURULU TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ AÇIKLANDI
16 Aralık 2022 16:11
A+
A-

Türk Eğitim-Sen Şube Başkanlar Kurulu Toplantısı, 08-11Aralık 2022 tarihlerinde Antalya’da yapıldı.
Toplantıda; kamuoyunu yakından ilgilendiren gelişmeler ile eğitim çalışanlarının yaşadığı sorunlar ve beklentileri üzerine kapsamlı değerlendirmeler yapılmış, önümüzdeki döneme dair izlenecek strateji ve yürütülecek faaliyetler istişare edilmiştir.
Türk Eğitim-Sen Başkanlar Kurulu Antalya Toplantısı Sonuç Bildirgesi’nin kamuoyu ve eğitim çalışanlarının bilgisine sunulmasını oy birliğiyle kararlaştırmıştır.
Bu çerçevede;
1. Türk Eğitim-Sen cesur, ilkeli ve mücadeleci sendikal istikametini sürdürme noktasında azim ve kararlılığını taviz vermeden sürdürecektir. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türk Eğitim Sen’in sendikal hedef ve politikasını belirleyen tek ölçüt, eğitim çalışanların hak ve kazanımları olacaktır. Sendikamızın durduğu yer, her durum ve koşulda ve hiçbir denge hesabı gütmeden çalışanların yanı olacaktır.
2. 03 Şubat 2022 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu beklentilere karşılık vermeyen, öğretmenlerin muhatap olduğu yetiştirme, atama, yer değiştirme, öğretmen gelişimi, yönetici atama, mali, sosyal ve özlük hakları, öğretmene şiddet, emeklilik gibi süreçlerin yer bulmadığı eksik bir düzenleme olarak yürürlüğe girmiştir.
Şimdiye kadar olduğu gibi bu konudaki tüm gayretimiz ve çabamız; önümüzdeki süreçte Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun içeriğinin adına yaraşır şekilde zenginleştirilmesi ve başta kariyer sınavı olmak üzere öğretmenlerimizi mağdur eden sorunlu alanların revize edilmesi olacaktır. Bu amaçla 13-15 Ocak 2023 tarihinde “Öğretmenlik Meslek Kanunu Çalıştayı” düzenlenecektir.
Eğitim çalışanları şundan emin olsun: Türk Eğitim Sen olarak tek derdimiz eğitimin ve eğitim çalışanlarının hak, kazanım ve talepleridir. Otuz yıldır olduğu gibi, bundan sonra da sorumluluğumuzun gereğini titizlikle yerine getireceğiz.
 Öğretmenlik mesleği, bir özel ihtisas mesleğidir. Ülkemizde kadrolu, sözleşmeli ve ücretli olmak üzere farklı öğretmen istihdam modeli bulunmaktadır. Bu, ciddi bir problemdir. Bu noktada sözleşmeli, ücretli, kadrolu ayrımı kaldırılmalı, tüm öğretmenler sadece kadrolu olarak istihdam edilmelidir.
Öğretmen ihtiyacı ülkemizin öncelikli sorunlarındandır. Ülkemizde yaklaşık 500 bin öğretmenimiz atama beklerken ve eğitim fakültelerinden her yıl ortalama 40 bin gencimiz mezun olurken, gerçekleştirilen sınırlı atama kontenjanlarıyla ne eğitimin ihtiyaçlarının ne de genç meslektaşlarımızın beklentilerinin karşılanması mümkün değildir.
Yıllık ortalama 20 bin öğretmen ataması öğretmen ihtiyacını karşılamaktan uzaktır. Bir yanda yıllık 90 bine yakın ücretli öğretmen görevlendirmesi yapılırken 20 bin atamayı asla yeterli bulmuyor, 2023 yılındaki atama sayısının en az ücretli öğretmen sayısı kadar olmasını talep ediyoruz.
Yeni uygulamaya konulacağı ifade edilen Fen-Edebiyat Fakültelerinde öğrenim gören 3. ve 4. Sınıf öğrencilerine pedagojik formasyon uygulamasının Eğitim Fakültelerinde karşılığı olmayan öğretmen atama alanları için yapılmasının doğru olacağını aksi uygulamaların atama konusunda karmaşayı daha da arttıracağını ifade ediyoruz.
657 sayılı DMK’nın 4/B maddesi, devletin geçici işlerinin görülmesi amacıyla ihdas edilmiştir. Ancak gelinen noktada 4/B’li sözleşmeli çalıştırma usulü adeta temel istihdam modeli haline getirilmiştir. Sözleşmelilerle ilgili gündemin yoğunlaştığı bugünlerde bir kez daha çağrıda bulunuyoruz: Ne 3+1, ne de başka bir formül beklentileri karşılamayacaktır diyoruz. Türk Eğitim-Sen olarak, sözleşmelilere iyileştirme değil, koşulsuz ve kısıtlamasız kadro istiyoruz.
 Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği tüm eğitim çalışanlarına verilmelidir. 2020 yılında 1.210 TL, 2021 yılında 1.250 TL 2022 yılında 1.325 TL olarak verilen hazırlık ödeneği, enflasyon oranları ve kırtasiye kalemlerindeki ciddi artışlara rağmen arttırılmamıştır. Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği bir maaş tutarında ve ayrım yapılmaksızın tüm eğitim çalışanlarına ödenmelidir. Bu ödeneği, bir milyonu aşkın öğretmene ödeyebilen Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesi, geri kalan yaklaşık yüz bin çalışana da verebilecek güçtedir.
 Sınavla öğrenci alan ve akademik başarısı üst düzey öğrencilerimizin okuduğu proje okullarına yönetici ve öğretmen atama süreci derhal gözden geçirilmeli; liyakat ve başarıyı esas alan adaletli bir sistem ihdas edilmelidir. Proje okullarının yönetici atamalarının MEB Yönetici Atama Yönetmeliği kapsamına alınmasını talep ediyoruz. Proje okulları, adeta “Yandaş Yönetici Atama Projesi” olmaktan kurtarılmalıdır.
 15 Ocak 2023 tarihinde uygulanmaya başlayacak ek gösterge konusunda yapılan yasal düzenleme önemli bir kesimi memnun etmesine rağmen kamudaki bir kısım kamu çalışanlarının mağduriyetini gidermemiştir. Başta idareci konumunda olan şefler olmak üzere 1.derecedeki bütün kamu görevlilerine 3600 ek gösterge verilmelidir. Diğer kamu görevlilerine başta tazminat yansıtma oranları yükseltilmesi olmak üzere oluşacak mağduriyetleri ortadan kaldıracak düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
 Liyakat ve ehliyet yerine kişisel insiyatifi esas alan mülakat uygulaması kamunun en büyük çıkmazlarından birisidir. Dolayısıyla ilk atamalarda, görevde yükselmelerde ve yönetici atamalarında mülakat tamamen kaldırılmalı, sadece sınav başarısının esas alındığı bir sistem ihdas edilmelidir.
MEB taşra teşkilatında çok fazla sayıda geçici görevli şube müdür çalıştırılmaktadır. Şube müdürlüğü sınavı bir an önce yapılarak, yazılı sınav sonucuna dayalı kadrolu atamalar gerçekleştirilmelidir. Öte yandan il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin şube müdürlüğü normları da güncellenmelidir.
 Sözleşmeli öğretmenlerimiz de dâhil olmak üzere tüm öğretmenlerimizin özür grubu tayinlerinde yaşanan kontenjan kısıtlamaları kaldırılmalı ve yer değişikliği talepleri karşılanmalıdır. Anayasanın koruması altındaki aile birliği ve bütünlüğünün devamının sağlanması açısından toplumu oluşturan ailenin bir arada tutulması esas olmalı ve özür grubu yer değiştirmelerinde il emri ve ilçe emri uygulaması yönetmelik hükmü kapsamına alınarak uygulanmalıdır. Ayrıca il içi sıra tayini sistemi yeniden yönetmeliğe konulmalıdır.
 Anayasamızda angarya yasaklanmıştır. Öğretmenlerin nöbet görevi haftada birden fazla olmayacak şekilde yeniden düzenlenmeli, birden fazla nöbet tutulması durumunda ise her bir nöbet görevi 6 saat ücretle değerlendirilmelidir.
 Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev yapan öğretmenlerin maaş karşılığı okutmak zorunda olduğu ders saatleri arasında farklılıklar bulunmaktadır. Branş öğretmenleriyle, sınıf ve diğer meslek dersi öğretmenlerinin maaş karşılığı girmek zorunda oldukları ders saatleri, Türk Eğitim-Sen’in teklifi ve 19. Milli Eğitim Şurası tavsiye kararı doğrultusunda 15 saat olarak eşitlenmelidir.
 Okullarımızda yardımcı hizmetler sınıfında çok ciddi sayıda personel eksiği bulunmaktadır. İhtiyacının karşılanması için yardımcı personel sayısı mutlaka artırılmalı, görev tanımları açık olarak belirlenmeli, okullarımızın memur ve güvenlik personeli ihtiyaçları giderilmelidir.
 Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışanlar bir defaya mahsus olmak üzere öğrenim durumlarına mütenasip şekilde Genel İdari Hizmetleri sınıfına alınmalıdır.
 Yardımcı Hizmetler sınıfına dahil olarak görev yapan aşçı ve aşçı yardımcılarının görev tanımları net olarak yapılmalıdır. Yapılan görev teknik bir iş olduğundan aşçı ve aşçı yardımcıları Teknik Hizmetler sınıfına alınmalıdır.
 MEB tarafından tüm okullarımıza doğrudan bütçe ayrılması başlangıç itibarıyla olumludur. Okullarımızın ödenek yetersizliği sebebiyle yaşadığı maddi sıkıntıların köklü şekilde çözümü için, Türk Eğitim-Sen’in teklifi ve 19. Milli Eğitim Şurası’nda alınan karar doğrultusunda, okullarımıza öğrenci başına ödenek ayrılması ve periyodik olarak düzenli ödenmesi sağlanmalıdır.
 Ülkemizde salgın sürecinin de etkisiyle yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki büyük artış, iğneden ipliğe gelen zamlar vatandaşın belini bükmüştür. Eğitim çalışanları da ne yazık ki toplumun her kesimi gibi hayat pahalılığının altında ezilmektedir. Türkiye Kamu-Sen’in talebi doğrultusunda ek zam yapılması, refah payı uygulaması getirilmesi, enflasyon farkının aylık ödenmesi artık kaçınılmaz olmuştur. Gerçek kayıplarımızın karşılanmasını ve ekonomik büyümeden bir çalışan olarak hak ettiğimiz pay verilmelidir. Ayrıca ücretlere hedeflenen enflasyona dayalı zam değil, gerçekleşen enflasyon ve zorunlu tüketim harcamalarını ön plana yerleştiren bir zam politikası belirlenmelidir.
 Bankalarla yapılan maaş promosyonu sözleşmelerinin günün şartlarına uygun hale getirilmesi için genel bir karar alınarak yeni bir düzenleme yapılmalıdır.
 Tüm kamu personeline dini bayramlar öncesi bayram ikramiyesi ödenmelidir.
 Ekonomik şartlar tüm kesimleri olduğu gibi eğitim çalışanlarını da oldukça zorlamaktadır. Bu itibarla eğitim çalışanlarından ulaşım imkanı güç ve masraflı olan yerlerde görev yapan eğitim çalışanlarına ya lojman imkanı sağlanmalı ya da bu sağlanamıyorsa servis veya maddi olarak ulaşım desteği verilmelidir.
 MEB’de 2018 yılından beri yapılamayan Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavı 2023 yılı içinde yapılmalı, bundan sonraki yıllar içinde bir takvime bağlanmalıdır.
 Eğitim çalışanlarına ödenen tüm ek ödemeler emekli maaşı hesabına dâhil edilmelidir.
 4/B statüsüne geçirilen 4/C’li personelin eğitim durumları dikkate alınmadan yapılan görevlendirilmelerdeki sorunlar, hizmet akitlerinin sonlandırılması, ek ödemede yaşadıkları sorunlar bir an önce çözülmelidir.
 Gelir vergisi dilimlerine karşılık gelen gelir vergisi matrahı artış oranı memur maaş katsayısı artış oranının altında kalmaktadır. Bunun sonucu olarak tüm kamu çalışanları daha fazla miktarda gelir vergisi ödemektedir. Kamu çalışanlarının maaşlarında ciddi bir kayba neden olan vergi dilimi düzenlemesi gözden geçirilmeli, tüm kamu çalışanlarının aylık ve ödemelerinde gelir vergisi dilimi yüzde 15’e sabitlenmelidir. Bu yapılıncaya kadar gelir vergisi dilimlerine ilişkin matrah artışı, memur maaş katsayısına endekslenmelidir.
 Üniversitelerimiz, her alanda olduğu gibi demokrasinin içselleştirilmesi ve demokrasi kültürünün yerleşik hale getirilmesi için topluma önderlik etmesi gereken kurumlardır. Bu itibarla rektörlerin belirlenmesinde seçim usulüne dönülmelidir. Rektörlük seçimlerinde tüm akademik ve idari personelin oy kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı ve seçimlerde en yüksek oyu alan adayın rektör olarak ataması gerçekleştirilmelidir.
 Üniversitelerimizde görev yapan idari personelin idari yönetim mekanizmalara katılımı sağlanmalı ve YÖK tarafından çıkarılacak bir tayin ve nakil yönetmeliği ile idari personele muvafakat alma zorunluluğu olmadan, becayiş, özür grubu ve isteğe bağlı yer değiştirme hakkı verilmelidir. Üniversitelerimizde görev yapan idari personelin de akademik personele sağlanan yükseköğretim tazminatı, geliştirme ödeneği gibi mali ve özlük haklardan faydalandırılmalıdır.
 Üniversitelerde görev yapan idari personelin Görevde Yükselme Sınavları açıklanacak bir takvim çerçevesinde YÖK tarafından merkezi sınav şeklinde yapılmalıdır.
 Üniversitelerde 13/b-4 maddesi uyarınca yapılan geçici görevlendirmeler, bir mobbing aracı olmaktan kurtarılmalı, yönetimin keyfi kullandığı bir düzenleme olmaktan çıkarılmalıdır.
 Toplu sözleşme hükümlerine rağmen bazı üniversitelerde üyelerin durumlarının görüşüldüğü disiplin kurullarına sendika temsilcileri dahil edilmemekte bazılarında oy hakkı verilmemektedir. Bu durumun ortadan kaldırılarak disiplin kurulu toplantılarına sendika temsilcileri de oy hakkı bulunan üye sıfatıyla katılabilmelidir. Ayrıca YÖK Yüksek Disiplin Kurulu toplantılarına durumu görüşülen üyenin sendikasının temsilcisi davet edilmemektedir. Bu durum YÖK tarafından düzenlenerek uygulama birlikteliği sağlanmalı ve üyenin sendikası hem disiplin kurulunda hem de yüksek disiplin kurulunda üyesini temsil etmelidir.
 Akademik kadroların tahsisinde yaşanan keyfiliklere son verilmelidir. Akademik yeterliği ve koşulları sağlamış tüm akademisyenlerimize kadro ve kontenjan sınırı olmaksızın hak ettiği unvanlar verilmelidir.
 YÖK tarafından kadro sınırlaması getirilerek sadece öğretim üyeleri arasında (Dr. Öğr. üy., Doç., Prof.) yükselmenin objektif kriterlere bağlanarak gerçekleşmemesi şahsi inisiyatifleri beraberinde getirmektedir. Bu sorunların çözümü için Dr. unvanını alan, Doç. olan kişiler objektif olarak belirlenen kriterlere göre yayın ve akademik çalışmalarını tamamladıklarında kendi kurumlarında ilansız kadrolara atanmalıdır.
 Ülkemizin bütünlüğü ve milletimizin birliği için canını feda eden şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anıyor, şehit aileleri önünde saygı ve hürmetle eğiliyoruz. Kahraman güvenlik güçlerimizin, gerek yurt içinde ve gerekse sınır ötesinde yürüttüğü terörle mücadelesini amasız, fakatsız ve şartsız desteklediğimizi ifade ediyoruz.
 Öte yandan, devletimizin, iç savaş nedeniyle komşu ülkelerden göç etmiş olanların güvenli şekilde yurtlarına dönebilmeleri amacıyla alacağı tedbir ve girişimleri güçlü şekilde onaylıyor ve destekliyoruz.
Türk Eğitim-Sen’in Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü kutlayacağımız 2023 yılının sendikamızın yeniden yetkili olacağı yeni dönemin müjdecisi olacağına inancımızı gururla vurguluyor, üye olarak Türk Eğitim-Sen’e güç veren bütün eğitim çalışanlarına sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Kamuoyuna duyurulur.