Bakan Özer, OECD Ülkelerine Türkiye’nin Mesleki Eğitimdeki Dönüşümünü Örnek Gösterdi
Bakan Özer, konuşmasında mesleki eğitimin sadece eğitim çağ nüfusu için değil, eğitim çağ nüfusu dışındaki yetişkinlerin de iş gücü piyasasına entegrasyonunda ve özellikle mültecilerin entegrasyonunda çok önemli bir işlev gördüğünü söyledi.
Türkiye olarak son yıllarda mesleki eğitimin güçlendirilmesiyle ilgili çok önemli projeler hayata geçirdiklerini aktaran Özer, şunları söyledi: “Bizde mesleki eğitim; okul temelli meslek lisesi olarak veriliyor. Bir de Almanya’daki gibi dual mesleki eğitim var; yani haftada bir gün okulda, diğer günler gerçek iş ortamlarındaki mesleki eğitim merkezlerinde eğitime devam ediliyor. Bizim özellikle meslek liseleriyle yaptığımız en önemli hamleler, süreçlerin tamamına sektörün dâhil edilmesi oldu. Sektör dâhil edildikten sonra tüm müfredatı güncelledik ve özellikle mesleğe özgü, akademik ve jenerik becerilere çok fazla ağırlık veren yeni bir mesleki eğitim inşasına geçiş yaptık. Bu süreç gerçekten akademik olarak başarılı öğrencilerin mesleki eğitime doğru kaymasında çok önemli bir işlev gördü. Aynı zamanda yaparak/yaşayarak öğrenmeyi merkeze koymakla meslek eğitimi çok daha iyi noktaya taşıdık.”
Türkiye’de mesleki eğitim tarihinde ilk kez mesleki eğitimi AR-GE merkezleriyle, fikrî mülkiyet ve sınai haklarla buluşturma imkânına kavuşturduklarını vurgulayan Özer, “Artık meslek liselerinde marka, patent, faydalı model, tasarım gibi fikrî mülkiyetle ilgili ürünlerin inovatif yaklaşımla geliştirilmesi ve tesciliyle ilgili süreçler, çok yaygın bir şekilde kullanılmaya başladı. Meslek liseleri özellikle yaptıkları ürünlerle sadece bir mesleki eğitim olarak değil, aynı zamanda toplumsal ihtiyaçların karşılanmasında da çok önemli boşlukları doldurmaya başladılar. Meslek liselerinin özellikle Kovid-19 salgını sürecinde toplumun ihtiyaç duyduğu maske ve dezenfektandan solunum cihazına, maske makinesine kadar çok sayıda ürün üreterek ihtiyaç duyulan noktalara ulaştırılmasında çok büyük katkıları oldu.” diye konuştu.
En önemli kırılma noktası mesleki eğitim merkezlerinde oldu
Türkiye’nin mesleki eğitimdeki en önemli kırılma noktasının dual mesleki eğitimde gerçekleştiğine dikkati çeken Özer, “2021 yılının sonunda hem işverenler için hem de gençler için çok cazip mekanizma oluşturan yeni bir kanuni düzenlemeye gittik. Bu kanuni düzenlemeden sonra Türkiye’de bir yıl gibi kısa sürede mesleki eğitim merkezlerine kayıtlı dual mesleki eğitimdeki öğrenci sayısını 159 binden 1 milyon 151 bine çıkardık.” bilgisini paylaştı.
Türkiye’de mesleki eğitim merkezlerinde ortaokul mezunu olmanın yeterli olduğunu anımsatan Bakan Özer, “Herhangi bir yaş sınırlaması yok. Dolayısıyla özellikle ne eğitimde ne de istihdamda olan yetişkinlerin mesleki eğitim yoluyla hayata bağlanmalarında çok önemli bir fırsat da ortaya çıkmış oldu.” diye konuştu.
“Gelinen noktada, 159 binden 1 milyon 150 bine çıkan mesleki eğitimdeki öğrenci sayısının görüyoruz ki yüzde 55’i 18 yaşının üzerinde.” diyen Özer, dolayısıyla OECD ülkelerin özellikle eğitim ve iş gücü piyasasındaki geçişkenliğin performansını ölçmede kullandığı NEET (ne eğitimde ne istihdamda) oranında Türkiye’de 2022 yılı için çok önemli iyileştirmelere yol açtıklarını ifade etti. Özer, “Türkiye’nin bu oranı OECD ortalamasının yaklaşık iki kat olmasına rağmen özellikle mesleki eğitim merkezlerinin bu şekilde güçlenmesi, Türkiye’nin ne eğitimde ne istihdamda olan yetişkinlerin eğitim süreçlerinde mesleki eğitim yoluyla entegrasyonda çok önemli mesafe almasına yol açtı.” dedi.
Burada en önemli kazançlardan birinin de kadın istihdamında açılımın sağlanmasıyla ilgili olduğunu kaydeden Özer, “Kadınların mesleki eğitim merkezlerindeki, yani dual mesleki eğitimdeki payı, bir yıl gibi kısa sürede yaklaşık 15 kat arttı. Dolayısıyla artık özellikle ne eğitimde ne istihdamda olan kadınların mesleki eğitim yoluyla iş gücü piyasasına entegrasyonunda çok önemli bir avantaj sağlanmış oldu.” değerlendirmesinde bulundu.
Özer sözlerini şöyle sürdürdü: “Bildiğiniz gibi Türkiye, göçmenlerle ilgili çok önemli bir yük taşımakta. 2011’de Suriye’deki iç savaşın başlamasından sonra Suriyelilerin Türkiye’ye akınıyla, şu anda Türkiye en fazla Suriyeliye ev sahipliği yapan ülke konumunda. Yaklaşık 4 milyon Suriyeli var ve bunların yaklaşık 1 milyonu eğitim çağı nüfusunda olduğu için Türkiye’nin eğitim hizmetinden yararlanıyorlar ama geri kalan Suriyelilerin de iş gücü piyasasına entegrasyonunda mesleki eğitim merkezlerini ve mesleki eğitimi çok önemli enstrüman olarak kullanıyoruz. Böylece toplumun, özellikle mülteciler bağlamında da çok daha kapsayıcı bir aşamaya geçmesinde, mesleki eğitimi çok başarılı bir enstrüman olarak kullanmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Dolayısıyla mesleki eğitimdeki son bir iki yıl içindeki bu büyük dönüşüm, hem Türkiye’nin ortaöğretim sisteminin güçlenmesinde hem de eğitimde kapsayıcılığın ve eşitliğin artmasında çok önemli işlev gördü. Aynı zamanda istihdamdaki dezavantajların ortadan kaldırılmasında çok önemli bir katkı sağladı.”
BAKAN ÖZER, OECD EĞİTİM BAKANLARI TOPLANTISI’NIN KAPANIŞ OTURUMUNA KATILDI
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Paris’teki OECD Eğitim Bakanları Toplantısı kapsamında düzenlenen “Eğitim Yoluyla Eşitlikçi Toplumlar İnşa Etmek” başlıklı bildirinin kabul edildiği kapanış oturumuna katıldı.
Programlarda Bakan Özer’e Bakan Yardımcıları Petek Aşkar ve Sadri Şensoy’la AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Hasan Ünsal da eşlik etti.