ATAMIZI SAYGI VE ÖZLEMLE ANIYORUZ
BİZDE HİÇ BU KADAR BÜYÜK BİR ADAM ÖLMEDİ Kİ
Yıl 1938… Günlerden 10 Kasım…
İstanbul Hukuk Fakültesi’nde bir Alman Profesör 10 Kasım günü acı haberi duymuş ve derse gireyim mi, girmeyeyim mi diye kararsızlık içinde kalmıştır. Rektörün yanına giderek sormuş:
-Efendim kararsızım, acaba ne yapsam?
Rektör:
– “Sizde böyle büyük bir adam ölünce ne yapıyorsanız onu yapınız.” cevabını verir.
Profesörün cevabı öyle çok şey anlatmaktadır ki:
-Bizde hiç bu kadar büyük bir adam ölmedi ki…
ATATÜRK’ÜN SON SÖZÜ: “VE ALEYKÜMESSELAM!”
Atatürk’ün son komaya girişini Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak anlatıyor. Özel hekimi Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp Atatürk’ten dilini uzatmasını istiyor ama Atatürk dilini içeri çekiyor. Kafasını sağa çevirip, biriyle konuşur gibi ‘Aleykümesselam’ diyerek 8 kasım 1938 saat 19.00’da komaya giriyor. Vefat edene kadarki 38.5 saat boyunca konuşmuyor.”
GECE ÖLMEDİ
Atatürk’ün ölüm anının gece olduğu ancak tören yapılamayacağı gerekçesiyle 09.05 olarak ilan edildiği iddiası doğru değildir. Son dönemi dakika dakika raporlanmıştır.
ATATÜRK’ÜN İKİ BÜYÜK ÖZELLİĞİ
Atatürk’ün en büyük özelliği, sadece yaşadığı zaman ülkesini düşünmekle kalmayıp, öldükten sonra da ülkesinin içine düşebileceği durumları, hatta bugünleri çok net görerek; bu problemlere çare olacak kadar güncel, çözümsel ve geçerli önerileri de yazarak bırakmış olmasıdır.
Atatürk’ün bir diğer özelliği de çok kitap okumuş olmasıdır. Cephede bile vakit buldukça kitap okumuştur.
Okuduğu kitaplardan Anıtkabir’de sergilenenlerin sayısı 3500’ün üzerindedir. Kitapları okurken satırlar, kelimeler üzerine işaretler koyar, yanlarına notlar alırdı.
ATATÜRK NELERİ YAPAMAMIŞTIR!…
Atatürk;
Padişah, O’na Trablusgarp Cephesi’nde görev verdiğinde, lüks uçak şirketinin, first class koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiş…
Halkına bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej eşliğinde Mercedesle gezememiş Anadolu’yu.
Kazandığı her savaştan sonra savaş sahasına fırlayıp moral veren Ponpon Kızlar da yokmuş…
Tarih kitaplarına bakılırsa, Yunanlıları İzmir’de denize döktükten sonra timsah yürüyüşü de yapmamışlar…
Ülkesinde yapacağı devrimleri, unutmamak için not alacağı bir cep bilgisayarı olmadığı gibi, kendisine suikast girişiminde bulunacaklarını da, Cep telefonundan öğrenememiş!
Atatürk için üzülüyorum… Lozan Zaferi’nden sonra veya Cumhuriyet’in ilanından sonra arabaya atlayıp
Sabahlara kadar korna çalıp, elinde bayraklarla sokaklarda tur atmadı.
Atatürk’e acıyorum… Sen kalk, dört kadınla evlenebileceğin bir dönemde dünyaya gel
Sonra değerini bilmeyip tek kadınla evlilik sistemini getir.
Aaaah ah…
Çılgın diskolara gitmek, sabahlara kadar içip, içip rock yapmak,
Babasının mersedesini alıp şöyle bir Emirgan turu çekmek dururken
Bunları yapmadı Atatürk…
Keyif çatmadı…
Tüm hayatını ülkesinin kurtuluşuna ve uygarlaşmasına harcadı…
İşte onun için büyük adamdı Atatürk her fırsat elinde vardı; o ise sadece bu milletin bağımsızlığını istedi.
Bütün suçu iki kadeh rakı içmekti o kadar…
ANITKABİR
Anıtkabir, Türk Kurtuluş Savaşı’nın ve inkılaplarının önderi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün, Ankara Anıttepe’de (eski adıyla Rasattepe) bulunan anıt mezarıdır. Anıtkabir yaklaşık 750.000 m² lik bir alanı kaplamakta olup, Barış Parkı ve Anıt Bloku olarak iki kısma ayrılır.
* BARIŞ PARKI
Anıtkabir; Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” özdeyişinden ilham alınarak, çeşitli yabancı ülkelerden ve Türkiye’nin bazı bölgelerinden getirilen fidanlarla oluşturulan Barış Parkı içinde yükselmektedir.
Bugün Barış Parkı’nda 104 ayrı türden yaklaşık 48.500 adet süs ağacı, ağaççık ve süs bitkisi bulunmaktadır.
* ANIT BLOKU
Anıtkabir Anıt Bloku üç bölümden oluşmaktadır.
- AslanlıYol
- TörenMeydanı
- Mozole
Anıtkabir yapı topluluğu içinde, simetri gözetilerek yerleştirilmiş olan on adet kule vardır.
ASLANLI YOL
Ziyaretçileri Atatürk’ün yüce huzuruna hazırlamak için yapılmış olan 262 m. uzunluğundaki yolun iki yanında oturmuş pozisyonda 24 aslan heykeli bulunmaktadır.
TÖREN MEYDANI
Aslanlı yolun sonunda yer alan tören meydanı 129 x 84,25 m. boyutlarındadır. 15.000 kişi kapasiteli bu alanın zemini; siyah, kırmızı, sarı ve beyaz renkte traverten taşlardan oluşan 373 adet halı ve kilim deseniyle bezenmiştir.
İSMET İNÖNÜ’NÜN LAHTİ
Barış ve Zafer Kuleleri arasında yanları açık sütunların oluşturduğu galerinin ortasında 25 Aralık 1973 yılında vefat eden Atatürk’ün en yakın silah arkadaşı, Türk Milli Mücadelesinin Batı Cephesi komutanı ve ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün sembolik lahdi bulunmaktadır. Mezar odası alt kattadır.
İsmet İnönü, Anıtkabir’e 28 Aralık 1973’te Bakanlar Kurulu Kararı ile defnedilmiştir.
MOZOLE
Anıtkabir’in en önemli bölümü olan mozoleye çıkan 42 basamaklı merdivenlerin ortasında “hitabet kürsüsü” yer almaktadır.
Mozole 72x52x17 m. boyutlarında uzunca dikdörtgen bir plan üzerine kurulmuş olup, ön ve arka sekiz, yan cepheler ise 14.40 m. yüksekliğinde ondört kolonatla çevrelenmiştir. Mozole cephesinde, solda Atatürk’ün Türk gençliğine hitabı, sağda ise Cumhuriyet’in kuruluşunun 10. yıldönümünde söylediği nutku yer almaktadır. Harfler taş kabartma üzerine altın yaldızlarla yazılmıştır.
MEZAR ODASI
Atatürk’ün aziz naaşı, mozolenin zemin katında doğrudan doğruya toprağa kazılmış bir mezarda bulunmaktadır. Mozolenin birinci katı olan şeref holündeki sembolik lahit taşının tam altında bulunan mezar odası Selçuklu ve Osmanlı mimari stilinde sekizgen planlı olup, piramidal külahlı, tavanı geometrik motifli mozaiklerle süslenmiştir. Zemin ve duvarlar siyah, beyaz, kırmızı mermerlerle kaplanmıştır. Mezar odasının ortasında kıble yönünde kırmızı mermer sanduka yer almaktadır. Mermer sandukanın çevresinde bütün illerden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden gönderilen toprakların konulduğu pirinç vazolar bulunmaktadır.
Mezar odasının tavanında ise sekiz ışık hüzmesi ve merkezde Türklerin kadim sembolü güneş görülmektedir. Güneş tam Atatürk’ün naaşının üstündedir.
Türklerin binlerce yıldır kayalara kazıdığı etrafına ışık (bilgelik) saçan, Güneş Adam’dır Atatürk!…
ANITKABİR’İ KAÇ KİŞİ ZİYARET ETTİ
Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1953’te Anıtkabir’e defnedildi. 19 Kasım 1953’te katafalk ziyarete açıldı. İlk gün 70 bin kişi geldi. 75’nci ölüm yıldönümünde, sadece 10 Kasım günü, 1 milyon 89 bin kişi vardı. Anıtkabir’e her yıl ortalama 4 ila 9 milyon yurttaş koşuyor, dua ediyor, Atatürk devrimlerine bağlılığını sunuyor. Ortalama 6 milyon kişi kabul etsek… 1953’ten bu yana 64 yılda, 384 milyon kişi Anıtkabir’i ziyaret etti. Böyle bir olayın, dünyada örneği yoktur.
ATATÜRK’ÜN ÖLÜMÜNÜ DEĞİL, ÖLÜMSÜZLÜĞÜNÜN NEDENLERİNİ TARTIŞMALIYIZ
Bugünler; Atatürk’ün ölümünü değil, ölümsüzlüğünün nedenlerini tartıştığımız günler olmalıdır.
Bence bugünler; Atatürk’ü sarı saçlı mavi gözlü bir devdi şeklinde ezberletilen şekilciliği bırakıp, O’nun ilkelerini, devrimlerini, uygarlık savaşı yolundaki önerilerini tartışmalıyız.
Bugünler, Atatürkçülüğün, Türkiye’nin bugünkü ve yarınki tüm sorunlarına ışık tutacak güncel, geçerli ve çözümsel önerileri içinde barındırdığını hatırlatma günleri olmalıdır.
Ve bugünler; Atatürk’e kaç ağaç diktiğimizin; kaç kitap okuduğumuzun veya kaç yolsuzluk yaptığımızın; kaç fabrika açtığımızın veya kaç fabrika kapattığımızın hesabını verdiğimiz günler olmalıdır.
ATATÜRK TABU VEYA PUT DEĞİLDİR
Atatürk, ne el sürülmez, dokunulmaz bir tabu, ne de üzerinde fikir yürütülmesine müsaade edilmeyen kutsal kitap hükmünde bir varlık, ne bir veli, ne de bir masal kahramanıdır.
O’nu ilahlaştıran, putlaştıran, sözlerini ve yaptıklarını tartışmasız hale getiren aşırılıklarla, resimlerini parçalayan, heykelllerini kıran kötü davranışın bir orta yolunu bulmak zorundayız.
Yani zaman, onu sevgiyle okuyarak, bilinçle anlayarak öğrenme zamanıdır. O’nu kuru kuruya anarak değil, anlayarak; sadece özleyerek değil fikir ve düşüncelerini özümseyerek; sadece yakamızda değil, fikir ve eylemlerimizde taşımanın zamanıdır.
Ruhun Şad Olsun Atam!
Recep YILDIZ
Em.Top.Kur.Alb.
TESUD Tekirdağ Şubesi Eski Başkanı